Darker than Black Türkçe anime inceleme.

Discord sunucusu: https://discord.gg/z7Bj2tGgUQ

Anime, Japon polislerinin özel güçlere sahip bir suçluyu kovalamasıyla başlıyor. Bu kişi bir binanın üstünde polislere tam yakalanacakken yerçekimini manipüle ediyor ve bir sonraki sahnede gökte bir yıldızın parladığını görüyoruz. Şahıs, kendini kurtardıktan sonra hiç istemeyerek kendi parmaklarını kırmaya çalıştığını görüyoruz ve o esnada ekranda olmayan başka birinden kontratının bedelini bu şekilde ödemenin acı verici olduğuna dair bir cümle işitiyoruz. Panikle etrafa baktığında ise bir kova suyun içerisinden tuhaf bir hayalete benzer bir nesne görüyor. Tam o esnada yüzünde maske olan ve bir suikastçiyi andıran insanı fark ediyor ve bu kişi kendisine işkence edip bir şeylerin yerini soruyor. Adam, kendisine bir anlaşma teklif ettiğinde ise karşıdan “bir yüklenicinin kafası böyle çalışıyor, değil mi” şeklinde bir cümle işitiyoruz. Sonrasında suikastçiye benzediğini söylediğim kişi adamı öldürüyor ve gökyüzünde parlayan yıldızın, bir meteorun yanmasına benzer şekilde kayarak yok olduğunu görüyoruz.

Pek bir şey anlamadınız değil mi? Anlatıma bu şekilde başlamayı tercih etmişler. O halde biraz açalım ve hikayenin temelinden girelim.

Yaklaşık 10 yıl kadar önce Japonya’da ve Güney Amerika’nın büyük bir alanını kaplayan bir bölgede olmak üzere iki adet anomali ortaya çıkar. Bunlar İngilizce çeviride Gate, Türkçe çevirilerde ise kapı, ağız veya geçit şeklinde isimlendiriliyor. Basitçe anlatmak gerekirse, fizik kurallarının olması gerektiği gibi işlemediği alanlar bunlar. Sanırım kapı ismini tercih edeceğim. Bu kapılar ortaya çıktığında, bunlarla beraber bazı insanlarda doğaüstü güçler belirmeye başlıyor.

Bazı insanlar özel güç sahibi oluyor ve duygularından arınmış, tamamen çıkarlarını düşünen ve bu konuda salt bir mantıkla hareket eden insanlara dönüşüyorlar. Bunlara İngilizce contractor, Türkçe ise yüklenici ismi veriliyor. Çünkü güçlerini kullanmalarının karşılığında bunun ödemesini kendilerine özgü yöntemlerle gerçekleştirmesi gerekiyor. Örneğin kiminin kendine acı çektirmesi, kiminin sigara içmesi, kiminin şarkı söylemesi, kiminin şiir okuması, kiminin yediği bir şeyi kusması gerekiyor. Kimilerindeyse kendi ellerinde olmayan şekilde ödeme gerçekleşiyor, yaşlanmak veya gençleşmek gibi.

Bazı insanlar ise kukla adını verdiğimiz bir hale bürünüyor. Bunlar ise pek konuşmadan, ruhsuz bir şekilde yaşıyor ve genelde kendilerinden istenileni yapıyor. Bunların gözetleme hayaletleri oluyor ve kendilerine özgü bir şekilde, örneğin su, cam veya elektrik telleri gibi birer nesne bulunan herhangi bir yeri gözetleyebiliyorlar.

Bunların dışında bir de geleceğe dair kehanetlerde bulunan kahinler ortaya çıkıyor.

Bildiğimiz gökyüzü ise yapay bir gökyüzüyle değişiyor ve görülen her yıldız bir yüklenicinin hayatına karşılık geliyor. Yıldız parladığında yüklenici gücünü kullanıyor, yıldız kaydığında ise o yıldıza karşılık gelen yüklenici öldü anlamına geliyor. Polis departmanı da yüklenicileri ve aktivitelerini bu şekilde takip edebiliyor. Ay ise artık ortalarda yok.

Baş karakterimiz ise Hei isminde, başarılı bir yüklenici. Bir maske takıyor, kurşun geçirmez ceket giyiyor, tırmanıp manevra yapabilmesini sağlayan halatları var ve çok güzel bir bıçak kullanıyor. Aynı zamanda elektriği kontrol edebiliyor. Hei bir ekibe sahip. Bu ekipte Yin adlı, sulardan etrafı gözetleyebilen bir kız kukla, Mao adlı konuşabilen bir kedi ve Huang isminde, bunları yöneten bir insan bulunuyor. Bu ekip bir organizasyondan emir alarak çeşitli görevler gerçekleştiriyor. Günün geri kalanında ise Hei, Li Shengshun adlı bir Erasmus öğrencisi şeklinde gizleniyor. Zaman geçtikçe başka şeyler açığa çıkıyor ve olayların ve kapıların ardındaki sırların aslında görünenden biraz daha farklı olduğunu anlıyoruz.

Kapı adlı varlıklardan Japonya’da yer alanının ismi Cehennem Kapısı ve kendisi Tokyo’da yer almaya devam ediyor. Ancak Cennet Kapısı isimli, Güney Amerika’daki kapı, 5 yıl kadar önce etrafında da büyük bir faciaya neden olarak yok olmuş. Bu da Cennet Savaşı adlı bir olayla aynı tarihe denk geliyor. Bu konuda şimdilik çok detaya girmeyelim.

İlk sezon bittikten sonra, Darker Than Black:Gaiden isimli OVA’da, Hei ve Yin’in beraber bir yolculuk yaptığını görüyoruz ve tatsız olaylarla karşılaşıyorlar.

İkinci sezonda ise, OVA’da yaşananların üzerinden yıllar geçmiş durumda ve Hei’yi bambaşka bir halde görüyoruz. Bu sezondan açıkçası hiç hoşlanmıyorum. Tonla mantık hatasını içinde barındırıyor ve hikayesi kesinlikle sağlam temellere dayanmıyor, yaşanan olayların da izleyicinin çok umrunda olduğunu düşünmüyorum.

OVA’da ve ikinci sezonda ise ilk sezondaki kadar tatmin edici bir hikaye olduğunu düşünmüyorum. Ancak yine de size izlemenizi tavsiye ederim. Ben birkaç kere izledim. Bunun dışında, ikinci sezonun opening müziği olan Tsukiakari no Michishirube oldukça güzel bir parça.

Write A Comment